16 Ağustos 2016 Salı

Çocuğunuzun bağışıklık sistemini güçlendirin!


Bağışıklık sisteminin çocukluk döneminde kuvvetlendirilmesi çoğunluk döneminde sağlıklı bir hayat sürdürülebilmesi açısından büyük önem taşır.

Düzenli beslenmenin yanı sıra, çocukların dinç ortamlarda büyümesi bağışıklık sisteminin gelişmesinde manâlı bir rol oynar. Ama sağlıklı ortam denildiğinde akla aşırı hijyen ortamlar gelmemeli. Çünkü çocuklar bağışıklık sisteminin gelişebilmesi için çevredeki mikrop ve bakterilere de ihtiyaç duyarlar.

Bağışıklık sistemi vücudun savunma sistemidir. Ilk Kez ağız – burun - cilt aracılığıyla dışarıdan mikroorganizmaların vücuda girişini engellerken; bununla beraber vücuda bir şekilde girmiş olan mikroorganizmaların hastalık yapmasını ve diğer organlara ilerlemesini de önlemektedir. Bağışıklık sistemi dalak, lenf bezleri, akyuvarlar, makrofajlar, yok edici hücreler ve düşünce hücreleri gibi birçok sistemin bir arada çalıştığı kompleks bir sistemdir.

Bağışık sisteminin gelişimi anne karnında başlar. Ilk aylarda zayıftır ve zamanla geçirilen enfeksiyonlar ile us fonksiyonu gelişerek olgunlaşır ve vücudumuzu korumaya başlar.

Annenin gebelikteki beslenmesi, stresi, gebelikte geçirilen enfeksiyonlar ile bağışık sistemi oluşmaya başlar. Bebek doğduktan daha sonra da çocuğun beslenmesi, yaşadığı ortamın maddi durumu, çocukluk döneminde geçirilen enfeksiyonlar, kullanılan ilaçlar ve aşılar ile bağışıklık sistemini etkileyen faktörlerdir.

Aynı ortamda, aynı ailede yaşayan ikizlerde bile bağışıklık sistemi farklılıklar gösterebilmektedir. Pozitif korumacı ailelerin çocuklarında bağışıklık sistemi yeterince gelişemediği için daha sık ve daha ağır enfeksiyonlar geçirme riskleri vardır. Bir çocuğun her yıl öyle ya da böyle 7 - 10 kez üstteki solunum yolları enfeksiyonu geçirmesi son derece olağan ve bağışıklık sistemini güçlendiren bir durumdur.

Steril ortamlarda büyüyen çocuklarda bağışıklık sistemi daha zorlama güçlenir!

Son yıllarda astım - alerjik otoimmun hastalıkların ve enfeksiyonların özellikle sosyoekonomik olarak gelişmiş ülkelerde daha sık görülmeye başlanması hijyen hipotezi ile açıklanmaktadır. Hijyen hipotezine tarafından ortam sterilliği arttıkça bağışıklık sistemi kendine dürüst çalışır ve kendine hasar vermeye başlar. Bazı otoimmun hastalıkların temelinde bu yatmaktadır. Öz çamaşır suyu gibi maddelerle evin çoğu kez temizlenmesi çocuğun bağışıklık sisteminin gelişmesini engeller. Çocuk ne kadar çok yaşadığı çevreyle ilişkide ise, yaşıtları ile oynuyor, toprakla oynuyor ise pek bağışıklık sistemi güçlenir. Ailenin tek çocuğu olup mikropsuz çevrede yaşamış çocuklarda bağışıklık sistemini gelişemez ve bunun sonucunda çocuk sık sık hasta olurlar. Çok kardeşli topluluk evlerde artan çocuklar ise daha enerjik bağışıklık sistemine sahiptirler. Toplumsal bir flora vardır ve çocuk bu flora ile iç içe yaşayarak bağışıklığını güçlendirir.

Bu bağlamda kreşe giden çocuklar eğer evde çok korumacı ve steril ortamda büyütülmüşler ise doğal olarak kreşin ilk yıllarında çoğu mikroorganizma ile karşılaştıkları için sık enfeksiyon geçireceklerdir. Bu enfeksiyonların yüzde 80 viral enfeksiyonlardır ve bu durumlarda patavatsız antibiyotik kullanımı ile çocuğun deri - bağırsak ve boğaz florası bozularak bakteri direnci artar ve çocukta alerji - astım – atopi riski artar.

Yapılan en büyük kusur çocukların sık geçirdikleri üst solunum yolları enfeksiyonlarından ötürü çocuğu kreşten alarak kişisel gelişimine engel olmaktır. Unutulmamalıdır ancak eninde sonunda çocuk okula başlayınca tekrar aynı mikroorganizmaları içeren toplumsal floraya girecek ve yeniden bu enfeksiyonları birincil yıllarında geçirecektir. Çocuk bu florayla ne kadar erken karşılaşırsa o kadar dinç bağışıklık sistemi olur.

Anne sütü bağışıklık sisteminin en kayda değer besin kaynağı!

Besin bağışıklık sistemini en fazla etkileyen çevresel faktörlerden biridir. Bağışıklık sisteminde en önemli gıda kaynağı tabi ama anne sütüdür. Anne sütü içeriğindeki immunglobulinler ve koruyucu öteki faktörleri bebeğe dosdoğru geçmekte ve bireyin ömür boyu onu koruyacak olan bağışıklığının ilk temellerini atmaktadır.

Çocukların yaşlarına uygun kaloriyi karşılayan 5 - 6 öğünden oluşan dengeli besin bağışıklık sistemini olumlu yönde etkiler. Gıda yetersizliği değin obezite de kan yağları arttığı için bağışıklık sistemi olumsuz olarak etkileyen bir faktördür.

Sebze ve meyveler içerdikleri vitaminler yoluyla özellikle de D ve C vitaminleri ile bağışıklığımızı güçlendiren besinlerden biridir.

Sebzelerden brokoli – lahana – kereviz – pazı – turp - ıspanak gibi yeşil yapraklı sebzeler özellikle kış aylarında mutlaka tüketilmesi gereken bağışıklığı güçlendiren sebzelerdir. Çiğ veya özellikle soğan ve sarımsağın da bağışıklığı güçlendirici ve antimikrobiyal etkileri olduğu için bunlarla birlikte pişirilerek tüketilmeleri önerilir.

Balık içerdiği omega 3 yağları ile bağışıklığı destekler haftada asgari 1 öğün balık tüketimi fazla önemlidir.

Meyvelere geçersek, öz turunçgiller portakal – mandalina ve limon tüketilmelidir. Kışın çocuklarımıza hazırlayacağımız limonata keza çok sevecekleri bir meşrubat yerine geçecek hem de C vitamini içeriği ile çocuklarımızı enfeksiyonlara karşısında koruyacaktır. Günde en düşük 1 portakal ya da 2 mandalina tüketilmesini çocuğa günlük ihtiyacı olan C vitaminini sağlar.

Elma ve kivi de kışın bağışıklığımı güçlendirmede etkili bir meyvelerdir. Elma hem çiğ keza de zencefil ve zerdeçal ile haşlanarak kullanılabilir.

Mayalı ürünler yoğurt - kefir vb. içerdikleri probiyotikler ve prebiyotikler ile bağışıklık sistemimizi güçlendirirler. Yoğurt – ayran - kefir gibi besinlerde yer alan probiyotik ve prebiyotikler açısından mutlaka tüketilmesi gereken gıdalar içindedir.

Unutulmamalıdır oysa; çocukların piyasada bulunan vitamin ve bağışıklık sistemi güçlendirici ürünleri almak yerine dinç ve dengeli beslenerek bu vitaminleri doğal yoldan almaları en güzel yoldur.

KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Merve Başkan çocukların bağışıklık sisteminin kuvvetlendirilmesi için bilgilendiriyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder