2 Eylül 2016 Cuma

Gelecekten Bir Şehir Halkı, Hong Kong


İngiliz tarzı ters akıcı trafiği, gökdelen tarlaları, vergisiz alışveriş imkanı, karınca yuvası misalı insan kalabalığı ile batının bütün modernliğe sahip ama bir öyle da doğunun otantikliğini korumuş bir şehir devlet, Hong Kong. Daha düne dek resimlerini sadece kafelerde Paris, Roma ve New York’un yanında asılı posterlerde gördüğüm, adını yaz desen herhalde bir kerede dürüst yazamayacağım  bir yerdi Hong Kong. Her ne kadar Japonya çocukluğundan beri hayallerimde ziyaret etmek istediğim birincil ülke olsa da Uzak Doğu’nun o “Uzakta” kısmı daima engel oldu bu hayallere. Yıllar içinde Avrupa ve Amerika da dahil edinmek üzere bir fazla yer gezip görme şansım olsa da uçak bilet fiyatlarının çok yukarılarda gezinmesi Uzak Doğu planlarının sürekli ertelenmesinde defalarca baş rol oynadı. Ta ki 111.düzenlenen Çin’in meşhur Kanton Fuarı’nı ziyaret etmeye karar verene kadar.

Hong Kong gezimiz öncesinde gittiğimiz ve Çin’in Guangzhou şehrinde düzenlenen Kanton Fuarı’ndan biraz söz etmek icabında Çin’in en önemli fuarı olan Kanton her sene 2 defa düzenleniyor. Fuar genelde 3 fazdan oluşuyor ve her evre yaklaşık 1 hafta sürüyor, her fazda farklı farklı kategoriden katılımcılar tip yakalamaya çalışıyor. Çin’e kadar gitmişken de 2 fazı da gezip, fuarda daha uzun kalmaya karar veriyoruz. Peki fakat 2 faz arasındaki 4 günde ne yapacağız? İşte sorununun en hoş cevabı: 2 saat uzaklıktaki keşfedilmeyi bekleyen yer: Hong Kong :) Bundan Başka Hong Kong Türk vatandaşlarına vize uygulamıyor!

Kanton Fuarı’nın birincil fazının sona ermesinin ardından Guangzhou’dan trene atlıyoruz ve Uzak Doğu’nun en güzel yerlerinden Hong Kong’a varıyoruz. Tren takriben 2 saat sürüyor, trenler çabuk tren olarak geçse de kalite olarak bizim Başkent Ekspresi’nin biraz hızlanmışı diyebiliriz. Gara vardıktan sonradan ilk işimiz Hong Kong’un kalbi olan Kawloon’da ayarladığımız otelimize eşyalarımızı bırakıp kendimizi dışarı atmak oluyor. Hong Kong’u kuru kuru gezmeden önce tarihi, yaşam biçimi hakkında eksik da olsa veri sahibi olmak lazım. Tarih geçmişi fazla eskilere dayansa da bugünkü durumunu başlıca son yüzyıllarda yaşanan olaylar şekillendirmiş Hong Kong’un.

Hong Kong toplam 230 adadan oluşan bir yer ama esas olarak şehri 4 esas bölüme dağıtmak muhtemel. Bunlar: Dünyanın en topluluk bölgesi olan Kowloon, Hong Kong resimlerinde gökdelen tarlası olarak karşımıza meydana çıkan Hong Kong Adası, daha ağırbaşlı bir yer olan Lantau Adası ve New Territorries bölgeleridir.

Yakın tarihten kısaca bahsedersek, 1840 yılında İngiltere ile Çin aralarında yaşanan 1.Afyon Savaşı  1841’de İngilizlerin Çin’i işgali ile devam etmiş. Yapılan görüşmeler neticesinde 1842 yılında Nanking Anlaşması ile Hong Kong İngilizlerin kontrolüne geçmiş. 1856 yılında ise 2.Afyon Savaşı başlamış ve neticede Çin Hong Kong’un Kowloon bölgesini terk etmek zorunda kalmış. 1898 yılında ise New Territories ve çevresindeki 233 ada 99 yıllığına İngilizlere kiralanmış. 2.Dünya Savaşı esnasında (24 Aralık 1941) Japonların eline geçen Hong Kong 1945 yılında her yerde İngiliz kontrolüne geçmiş. 1949 yılında ise Birleşik Krallığın Çin’i tanımasıyla Hong Kong ekonomisi aniden gelişmeye başlamış. Aradan geçen 99 yılın arkasından Çin bölgeyi İngilizlere tekrar kiralamak niyetinde olmadığını bildirmiş ve 1 Temmuz 1997 yılında Hong Kong Çin’e geri verilmiş. Bir zamanların İngiliz Kraliyet Kolonisi olan Hong Kong  1 Temmuz 1997 yılından itibaren Çin Irk Cumhuriyeti Özel Idare Bölgesi olarak bitmiş Çin’in egemenliğine geçmiş.

Özetle Hong Kong şu lahza için Çin’e tabi ama ana vatandan farklı bir bölgede olup sahip olduğu yasalarıyla, haklarıyla kapitalist bir devlettir. Bu durumun en az 50 yıl süreceği Çin göre belirtilmiştir. Kısacası Hong Kong; çok gelişmiş daha aşağı yapısı, metro sistemi, hayat standartları yani sahip olduğu bütün değerler ile bana tarafından bizden baya bir ileride, gelecekte yaşamış bir kent.

Gelelim Hong Kong’daki yaşama; 100 takvim Kraliyet hamiyetinden sonra tekrar Çin’e bağlanmaktan pek hoşlanmamış Hong Kong’lular. Bazı zenginler geçiş döneminde diğer ülkelere vatandaşlık başvurusunda bile bulunmuş. Ülkedeki nüfusun %95‘ini Çinliler oluşturuyor ve nüfusun çoğunluğu Budist. Ülkede Çince ve İngilizce resmi dil olsa da halk müziği daha çok Kantonca (Kanton Çincesi)’ni kullanıyor. Şehrin en önemli bölgelerinden Kawloon m2 başına düşen insan yoğunluğu ile dünyanın en kalabalık bölgesi, gerçekte de insanın kalabalıktan başı dönüyor ara sıra.
Hong Kong’da insanı boğan bambaşka, fazla nemli bir hava var. Bir De şansımıza ara ara yağmur da yağıyor yolculuk süresince :( Otelden çıktıktan sonradan birincil hedefimiz ünlü Victoria Tepesi. Hong Kong’da bulunan Peak Tramvayı ile Victoria Tepesi ’ne çıkış şehirde birincil yapmanız gerekenlerden. Havadan dolayı fazla topluluk olmayan Peak Tramvayı’nda fazla fazla sıra beklemedik ve 7 dakikalık fazla zevkli bir yolculuktan daha sonra Victoria Tepesi’ne çıktık. Tramvayın çıkış noktası küçük bir alışveriş merkezi, en üstte bulunan seyir terasına çıkmak için ekstra aidat ödemeniz gerekiyor. Seyir terasına çıktığımızda ise tarif edilemez bir gösterme bizi karşıladı.Hong Kong’dan önce Chicago, New York vs. görme şansım olsa da böyle bir gösterme karşı etkilenmemek imkansız, Hong Kong buradan bütün anlamıyla gökdelen tarlasını andırıyordu.
Victoria’da Hong Kong manzarasına karşısında kahvelerimizi içtikten sonra derhal yakın konumdaki meşhur Man Mo Tapınağı’na gitmek istiyoruz ama saatler 18:00’i geçtiği için tapınağın kapanmış olabileceğini düşünüp plan değişikliği gerçekleştirmek zorunda kalıyoruz.

Hong Kong aynı zamanda birbirinden lüks mağazalara konut sahipliği yapan bir yer. Şehirde yer alan onlarca lüks alışveriş merkezini görünce dünyanın dört bir yanından buraya alışverişe geliyorlar laflarına sahiden inanıyorsunuz. Hayatımda adını bile hiç duymadığım markaların etiket fiyatlarını görünce ağzım açık kalıyor :) Hong Kong’da alışveriş denilince bizi de ilgilendiren bir şeyler var o da bağlı fakat şehirde yer alan Apple Store :) Apple’in dünyanın bir çok uygun resmi satmak mağazası var. Buralarda hem fiyatlar daha uygun hem de sahte ürün satın alma korkusu yaşamıyorsunuz. Özellikle sahte Apple’ler Uzakta Doğu’da en çok uyarı etmeniz gereken ürünlerden. Apple Store Hong Kong’da IFC Mall içinde yer alıyor. Buradaki fiyatlar ile Türkiye’deki fiyatları karşılaştırınca insanın sahiden morali bozuluyor. Apple Store’da alışveriş yaptıktan daha sonra bir şeyler atıştırıp otelimizin bulunduğu Kawloon’a geçiyoruz.

Hong Kong’da alışveriş denilince akıllara gelen bir öteki şey ise ünlü gece pazarları. Şehrin birkaç uygun kurulan bu pazarlarda alışveriş bütün gün aynı tempoda devam ediyor. Pazarlardan en önemlileri ise Ladies Market ve Temple Street Night Market. Akşamları kurulan ve gece yarısına değin alışverişinin devam ettiği bu pazarlarda yok değil. Kıyafetler, elektronikler, hediyelikler, oyuncaklar… Aklınıza ne gelirse bu pazarlarda var. Biz de Hong Kong’daki ilk gecemizde otele yakın konumda yer alan Temple Street Night Market’i geziyoruz.

Bizde derler ya çocuk yetişsin, esnaf olsun diye vereceksin Mahmutpaşa’ya diye. Heh Hong Kong pazarları da aynen böyle yerler işte. Eğer “Ay ben pazarlık yapamam, çekinirim” derseniz yersiniz kazığı :) Durum o kadar bir hal almış ancak bu Hong Kong’lu pazarcılarda yüz kalmamış, bir şeyin fiyatını sorunda başlıyorlar 4-5 kat fiyattan kapıyı açmaya. Sonrası sizin pazarlık yeteneğinize kalmış ama en azından ilk fiyatın 3’te 1’ine malı alabileceğiniz belirli :) Zaten bir iki tecrübeden sonra bir bakmışsınız siz de işi otomatiğe bağlamış, yılların Kayserili esnafı oluvermişsiniz :) Pazar ardından artık ilk günün sonuna geldik, dinlenmek için otelimize dönüyoruz.

Hong Kong’da ikinci günümüze de kapalı ve boğucu bir hava ile uyanıyoruz. Kahvaltıdan sonradan hedefimizde Hong Kong merkezinde bulunan ola ki de şehrin tek otantik yeri olan Man Mo Tapınağı var. Man Mo Tapınağı 1847 yılında yapılmış sözde Edebiyat Tanrısı Man Cheung ile iddiaya göre Savaş Tanrısı Kwan Yu’ya adanmış bir tapınak. Çince Edebiyat “Man“, Savaş ise “Mo” anlamına geliyormuş. Bu yüzden tapınak her 2 güya tanrının adı ile, Man Mo Temple olarak anılıyormuş. Tapınağa adım attığımızda yoğun tütsü kokusu bizi karşılıyor. Tapınak içinde irili ufaklı bir fazla put var. Bunlardan en ünlüsü siyah yüzlü olan güya adalet tanrısı Bao-Gong. Tapınakta dikkatimizi çeken bir öteki şey ise yerlilerin putların önlerine bıraktıkları yiyecekler. Bereket getirsin diye koyulanlar yüzünden tapınak küçük pazara dönmüş. baştan fındık, fıstık, çikolata, meyveler… Tapınağın orta kısmında farklı bir bölüm var burada asılı olan süsler fazla hoşumuza gitti.Man Mo Tapınağı’ndan çıktıktan sonradan bölgedeki manâlı yerleri gezmeye devam ediyoruz. Tapınağa derhal birkaç yüz metre yakında Cat Street bulunuyor. Burası ikinci el eşya satışı ile ünlü. Yolculuk öncesi araştırmalarda okuduklarıma baksan burası Uzak Doğu’nun antika merkezi ama sokağa bir girdik 5-10 tane tezgah, üzerinde sağdan soldan araklanmış gibi duran mallar, kısacası tam bir hüsran yaşıyoruz. Gerçekte sokağın ismi de bütün bu duruma dayanıyor. Zamanında eşya çalanlar fare, bu eşyaları alanlara da kedi denilirmiş. İngilizce kedi anlamına gelen Cat Street ‘in adı da buradan geliyormuş. Kim önceden bir eşyasını kaybeder ya da çaldırırsa Cat Street’te satılırken bulabileceğine inanılırmış.

Cat Street’deri çıktıktan sonra Hollywood Road’a geçiyoruz. Burası fazla nitelikli ve fiyatı yüksek antika eşyaların satıldığı, Hong Kong Adası’nın en meşhur caddesi. Caddenin devamında Hong Kong’un ilgi çekici rekor ünvanına sahip yürüyen merdiveni var. 800 metre uzunluk ile Hong Kong Adası’nda kayda değer bir ulaşım aracı olan Dünyanın en uzun yürüyen merdiveni (Central mid levels escalators) ilgimizi çekti. Yürüyen merdiven bizdeki Sahil Yolu mantığı ile çalışıyor. Yürüyen merdiven sabahleyin 06:00 – 10:00 saatleri arasında yukarı yöne, 10:00 – 24:00 saatleri aralarında ise aşağı yöne hareket ediyor :) Buradan sonradan biraz soluklanmak için Hong Kong Adası’nın en büyük parkı Hong Kong Park’a geçiyoruz. yeniden gökdelen görmek insanı ilk dakikalar etkilese de vakit geçtikçe bunalmanıza yol açıyor, en ufak yeşil alanlar biraz nefes almanızı sağlıyor.

Parkta azıcık keyif yaptıktan sonra Kawloon Bölgesi’ne, otelin olduğu meşhur Tsim Sha Tsui’ye geçiyoruz yeniden. Tsim Sha Tsui’dai Nathan Road Hong Kong’un en meşhur caddesi. Sokak üstünde birbirinden lüks mağazalar, alışveriş merkezleri, restoranlar var. Sokaklar ise az kalsın insan yığını. Yolda bir şeyler satmaya çalışanlar, sizi en yakın iş hanına çekip burada çakma Rolex satmak isteyenler, üçgenin taban olmayan kenarı masajı gerçekleştirmek için pazarlık yapanlar… Herkes caddeyi doldurmuş durumda. Nathan Road’da azıcık ilerleyip cadde sonuna yakın bir bölgede buluna 1881 Heritage’a giriyoruz. Burası bölgenin en meşhur butik alışveriş merkezlerinden biri olarak geçse de açıkçası biz hiç beğenmedik. Yapının bu değin meşhur olmasının sebebi ise 1880-1996 aralarında karakol olarak hizmet vermesi. 1881 Heritage’ın hemencecik aleyhinde ünlü Saat Kulesi ve şehrin önemli müzeleri var. Buradan çıktıktan sonradan bölgenin en önemli caddelerinden Canton Road’a geçiyoruz. Burası kelimenin bütün anlamı ile dünyanın en önemli alışveriş bölgelerinden biri. Türkiye’de minicik şubelerini görür görmez mutlu olduğumuz dünyaca ünlü markaların burada devasa mağazaları bulunuyor. Ilk Olarak Çinli edinmek üzere dünyadaki bütün zenginlere hizmet veren bir yermiş Canton Road.

Alışveriş yapmaya öyle niyetimiz olmadığı için sıradaki durağımız Kawloon’un meşhur parkı Kawloon Park. Burası New Yowk’taki Central Park gibi şehrin en kayda değer ve topluluk noktasında insanlara biraz nefes aldıran hoş bir park. Central Park gibi heybetli olmasa da Kawloon Park sahip olduğu birbirinden güzel bitki ve çiçekler ile biraz rahatlamanızı sağlıyor. Parkın köşesinde bulunan İslam merkezinde Kawloon Cami yer alıyor. Şehrin en manâlı noktasında cami bakmak fazla hoşumuza gidiyor, hemencecik İslam merkezinde bir tur atıyoruz. yavaş yavaş günün sonuna gelirken akşam yemeğimizi yeyip Hong Kong’un en manâlı gösterisi olan A Symphony of Lights’ı izlemek için sahile geçiyoruz.

Guinness Rekorlar kitabına “The world’s largest permanent light and sound show ” yani “Dünyanın en büyük ses ve ışık gösterisi” olarak giren A Symphony of Lights Hong Kong’dan izlemeden dönmemeniz gereken fazla önemli bir gösteri. Özet Olarak A Symphony of Lights ‘tan bahsetmek icabında şov, Hong Kong Adası ve Kowloon Bölgesi’nde yer alan toplam 44 gökdelenin özel bir tema içinde ses ve ışık gösterisinden meydana geliyor. Avustralya’lı teknoloji firması olan Laservision göre 44 Milyon Hong Kong Dolarına (takriben 11 Milyon TL) mülk olan gösterisi her akşam saat 20:00’de başlıyor ve gösteri takriben 14 dakika sürüyor. Her ne değin gösteriden çok daha pozitif beklentimiz olsa da bu denli büyük bir ışık gösterisi gerçi hoşumuza gidiyor.

Sırada Hong Kong’un en ünlü sokak pazarı olan Ladies Market var. Ladies Market şehirdeki bir öteki ünlü sokak pazarı, hatta en büyük pazar. Temple Street Night Market’e kadar pazarın olduğu yer fazla daha hareketli bir bölge. Pazar etrafındaki hareketlilik doğal olarak pazarın kalabalığına da yansıyor. Kıyafetler, çakma elektronik aletler, oyuncaklar, aksesuarlar… Pazarın adı “Ladies Market” ama herkese hitap eden ürünler satılıyor. Pazar çok topluluk bu yüzden gezerken insan ara ara hava almak için azıcık tenha yer arıyor. Bağlı pazarlık burada da olmazsa olmazlardan. Etrafta devamlı bir pazarlık konusu dönüyor, anlaşamadığı turistin ardındaki koşan satıcılar, söylene söylene sattığı malı paketleyenler… Pazar bütün bir eğlence. Yorucu günü artık noktalamanın zamanı geldi, dinlenmek için otelimize dönüyoruz.

Hong Kong’daki son günümüzde başlangıçta meşhur taş pazarı olan Jade Market’e gidiyoruz. Jade Market içinde 400 tane satıcının bulunduğu, taş ve taştan yapılmış aksesuarın satıldığı bir kapalı Pazar. Hong Kong’da doğal taşlar hayat içinde fazla manâlı, bunlardan biri de pazara adını veren Yeşim Taşı (Jade). Tezgahlarda az daha defalarca aynı tarz şeyler olsa da çocuklar için Disneyland neyse bayanlar için de burası o :) Pazarlık burada da vazgeçilmez yan. Jade Market’te pazarlık kültürünü özetleyen fazla kısa bir örnek versem yeter: Babamın peşine takılıp minik taştan bir süs satmak isteyen esnafın birincil çektiği fiyat 380 HKD (95TL) iken bir süre pazarlık sonunda aynı ürünü 50 HKD (12,5 TL) ye alabildik, gerisini siz düşünün artık :)

Jade Market’deri çıktıktan sonradan yeniden şehrin en hareketli bölgesi olan Tsim Sha Tsui’ye geçiyoruz. Sokak baştan başa bir çok lüks alışveriş merkezinin yanına iri ufaklı pasaj da var. Hong Kong’da çakma saat (bilhassa çakma Rolex) çok popüler. Eğer çakma saatlere ilginiz varsa bu pasajlar tam sizlik. Yalnız pazarlardaki alışverişi gördükten sonradan şehirde kazıklanmaktan korkuyor insan. Bu yüzden saat alırken bir biline danışmakta avantaj var.

Hong Kong’da Hollywood’daki Walk of Fame (Hollywood Bulvarı)’nın bir çakması var, adı Avenue of Stars. Avenue of Stars’da Uzakta Doğulu film yıldızlarına ait yıldızlar ve bazılarında el & bacak izleri bulunuyor. Toplam 102 Uzakta Doğulu Artistin yıldızının bulunduğu Avenue of Stars’da bize en bilinen isimler Bruce Lee ve Jackie Chan. Bulvardaki en çok uyarı çeken nokta Bruce Lee Heykeli ve sokak üstündeki yıldızı. Burası mutlaka görülmesi gereken bir yer olmasa da Avenue of Stars deniz kenarı konumu ile Hong Kong’da birazcık dinlenmenizi sağlıyor.

Seyahat her tarafında Kawloon ve Hong Kong Adası’nda gezme şansımız oldu lakin fuar yorgunluğundan dolayı öteki noktaları birazcık es vermek zorunda kaldık. Hong Kong Lantau Adası’nda Po Lin Manastırı ve dünyanın en büyük budalarından olan Giant Buddha (Tian Tan) bulunuyor. Hong Kong’daki en otantik noktalarından bir diğeri burası. 1906 yılında 3 Budist Rahip tarafından Po Lin Manastırı Dev Buda Heykeli olan Giant Buddha’yı yerinde çözümlemek eğlenceli olabilir. Bunlar dıştan Hong Kong dünyaca meşhur ziyafet parklarına da konut sahipliği yapıyor. Disneyland Hong Kong ve Ocean Park seyahat baştan başa özellikle çocuklu ailelerin eğlenceli vakit geçirebildikleri parklardan.

Sonuç olarak Hong Kong sahip olduğu yaşam şekli ile bende fazla güzel izler bıraktı. Hem şehirdeki vergisiz alışveriş imkanı Hong Kong’u alışveriş cenneti yapıyor. Otantik tapınakları, heybetli ziyafet parkları, alışveriş merkezleri… Sizin için de Hong Kong’da bir şeyler vardır…

Kısa Kısa Hong Kong

Nereleri gezmeli? Victoria Tepesi, Man Mo Tapınağı, Tsim Sha Tsui, Ladies Market, Tian Tan Buda, Disneyland Hong Kong, Ocean Park, Po Lin Manastırı, Madame Tussauds Müzesi, Avenue of Stars, Kawloon Park, Hong Kong Park, Temple Street Night Market, Jade Market, Soho, Hollywood Road, Cat Street. 

Ne yapmalı? A Symphony of Lights gösterisini izleyin, Peak Tramvayı ile Victoria Tepesi’ne çıkın, cadde pazarlarında alışveriş yapın, Star Ferry ile iki yaka arasını geçin, ayak masajı yaptırın, misafir etme parklarına gidin.

Ne almalı? Hong Kong’da para birimi Hong Kong Doları. (1HKD: 0,13 $) Başkaca Hong Kong’da vergi değil. Bu yüzden özellikle pahalı kamera, resim makinası, laptop, telefon gibi elektronik cihazlar, mücevherler, orijinal, markalı saatler ilk akla gelenler. Bunun Dışında Çin işi kıyafetler, Çin çayları, ev eşyaları, antikalar, kozmetik, giyim, çanta, kundura,güzellik ürünleri alınabilir… 

Ne yemeli? En meşhur yemek yemek Dim Sum. Bizdeki mantının içi öbür şeylerle doldurulmuşu. Başkaca tavuk-ördek bacağı, denizanası, köpek balığı yüzgeci çorbası, belirlenmiş mantar, yılan çorbası en tanıdık yemeklerden. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder